7 Ekim 2010 Perşembe

çifte sevk

Sakin başlayan nöbetimiz,merkezin bizi anons etmesiyle hareketlendi.hastamız,acil serviste kolunu iş makinesine kaptıran genç bir erkekti.hızlı davranırsak yemek saatine yetişiriz diyerek çabuk çabuk aldık hastamızı.sevk izmir deki tıp fakültelerinden birineydi.

Yol uzun ama avantajımız,otobandan gidilebiliyor olmasıydı.hastamızda stabildi zaten.öyle iyiydi ki,beğenmiş beni kardeşine ayarlamaya çalıştı bi ara.maaşımı filan sordu.

Ulan kolun kesik,parmakların tutmuyor,aklından neler geçiyo,diyemedim.Bunların sırası değil gibi laflar geveledim ağzımda.Att arkadaşın da hoşuna gitti habire soruyo nerde çalışıyo,ne iş yapıyo kardeşin,mutlu mesut gidiyoruz yani.

Hastamızı sevk eden uzman doktor da,gitmeden üniversiteden hastayı kabul eden hocayla görüşmüş.götürüp bırakıcaz.form imzalatıcaz olucak biticek.biz de hastanedeki kuzu kapamaya yetişicez.yetişicektik...olmadı...

Hastaneler arası dolaştırıp,yolda ölen insanların haberleri arttıkça,bir çözüm yolu bulunarak,hastanın sevk edildiği hastaneden,sevki kabul eden doktoru arayıp hasta hakkında bilgilendirmesi,hastanede yatak olup olmadığının sorulması(online görülebiliyor), hastalığına uygun hastane nakilleri önceki yıllara oranla,hızlı ve sorunsuz hale geldi.

Bizim hastamız için de,tüm bu prosedürler doğru şekilde uygulandığından ,ambulanstan indirdiğimiz sedyeyi,acil servise doğru sürdük.çevreme bakıp en yakın doktora,geldiğimiz yeri söyleyip,hastamızın ortopedi servisince kabul edildiğini,bilgileri olduklarını söyledim.

Hastayı bir devlet hastanesine getirmiş olsaydım,hasta acil serviste teslim alınır,ilgili birime yönlendirilirdi.ancak üniversite hastaneleri özerktir.kurallarını kendileri koyarlar.Bu kuraldan hareketle,hastamızın acil servisten kabul edilemeyeceğini,kabul eden servis neresiyse ora gitmemiz gerektiği söylendi.bir personel yardımıyla kartlı geçiş kapılarından geçip,servise vardık.

Her biri birbirinden habersiz dört-beş beyaz önlüklü vardı.belki bi kısmı öğrenciydi bilemiyorum.neredeyse hepsine tek tek durumu anlatmaya başladım.artık sinirlenmeye başlamıştım

Hocalarını aradılar.hastayı kabul edeni yani...O'da hastayı acil servisin kabul etmesi gerektiğini söylemiş telefonda.
acil servis kabul etmiyor zaten ordan geldik dediğimizde bir saatlik beklemenin henüz 15.dakikasındaydık.

Bu gergin bekleyiş sırasında merkezden telefonla aradılar(gps ten görüyorlar ya,niye oyalanıyorsunuz diye soracaklar sandım)meğer diğer üniversiteden bir bebek eve nakil olacakmış.(normal şartlarda eve kadar götürmüyoruz hastaları ama,bu bebek solunum cihazına bağlı,beyninde hasarı vardı.)bizi bekletiyorlar dedim.teslim edince hastamızı ararım.

Bir 40 dakika kadar servis koridorunda bekledikten sonra,bu arada hasta çişim geldi bırakın inicem ben benim sadece kolum hasta yürürüm ben tuvalete diye söyleniyor,üstündeki emniyet kemerlerini açmaya çalışıordu.(iç ses:hay senin çişine de sana da)azcık sık dişini dedim,zaten tutuyodum ne zamandır dedi.hay allahım .bir ördek getirdik,yapsın diye boş bi oda ayarladık.yaptı da o sıkıntıdan kurtulduk.
neyse,çişini yaptırdıktan kısa süre sonra biri bize seslendi.acile götürün hastayı orda kabul edecekler.bakın zaten acilden geliyoruz kabul etmediler,tekrar buraya gelecekse götürmeyeyim deyince,bu sefer kabul edicekler,ordan da ameliyata alınacak,siz götürün dedi.hamal gibi hissettim kendimi ordan oraya ordan oraya...

acile vardık kim kime...ulan gene kimse ,yok.en yakındakine doktorlardan birine yanaştım .erkekti.dr.y hanım kim?

el cevap:ben y hanım değilim.

benzemiyorsunuz zaten diyebildim.çok sinirledim ama.zaten canım burnumda.aklınca espri yapıyo eşşoğlusu.sonra koridorun ortasına geçip
-dr y hanııııımmm diye bağırdım.(cadıyım işte.bi de açım.)

ses gelmedi.bi daha bağırdım
benim dedi zayıf bi ses.
-hastayı getirdim haberiniz varmış.
-evet.paramediklere teslim edin.onlar başlatıyor kabul işlerini.
sonuçta teslim ettik.hastanın rezil olduğuna mı,o kadar sinir olduğumuza mı,yemeğin kaçtığına mı yanayım bilemedim.
Daha bir sevkimiz vardı üstüne...Ooooff offf..!!!.
Yol üzerinde ekmek arası bişeyler yaptırıp,yiye yiye devam ettik yolumuza.ambulansta beslenmek eğlenceli bişey değildir.
merkezi arayıp,diğer hastanın bilgilerini aldım.
hastamız,4 aydır çocuk yoğun bakımda yatıyordu.ailesine nasıl bakılacağını öğretmişler,artık eve gönderiyorlardı.hasta yakını,köylümdü üstelik.beni görünce çok sevindi.
Çıktık yoğun bakıma,hortumlar,kablolar,alarm sesleri ve 14 aylık bir bebek...
iyileşme ümidi kesin olarak yok denmesine rağmen,bacağı hareket etti diye sevinen bir anne,etrafımızda pervane olan bir baba...
Köydeki evin bir odasını yoğun bakım gibi döşemişler,jenaratör,klima,laminant parke taktırmışlar.ortaya bir karyola konmuş.herşey Ela için yapılmış.
son düzenlemeleri yapıp,bi sıkıntı çıkarsa,müdahale edebilmek adına,yaşamsal bulguları normal seyredene kadar yanlarında kaldık.telefon numaramı da verdim.24 saat ulaşabilirsiniz dedim.
yola koyulduk tekrar.istasyonumuza doğru.16:00 da çıkıp 23:15 te dönebildik.çok yorulduk çok...

3 yorum:

  1. Okurken ben Yoruldum:)
    Allah kolaylık versin
    Isparta 112 ATT Emin

    YanıtlaSil
  2. Sıradan yaşamları olan bizler için sıradışı bir şey yaptığınız...
    fakat sıradışı bir iş yapan sizler, eminim sıradan hayatları yaşamayı düşlüyorsunuzdur...

    YanıtlaSil