3 Ekim 2010 Pazar

küçük bir bisiklet kazası...


Dünkü nöbetimizde kent meydanında düşme ihbarı için çıkış yaptık.
adrese vardığımızda 10 yaşlarında iki erkek çocuğu karşıladı bizi.
-ne oldu dedim
-enes salağı suyun içinden giderken kaydı bisikletten düştü dedi biri..
Bankta oturmuş etrafına bissürü çocuk toplanmıştı.yanına gittim.elini omzuna koydum.bu,hastanın hem sakin olması,hem güven duyması için yapılan hareketti.adını sordum.
-enes dedi.
-ne oldu enes dedim.ağlamaya başladı.
-yok bişeyim.istemiyom ben sizi.
-sakin ol tamam yok bişeyin.kafanda küçük bi yara var.dikiş gerektirmez,pansuman yapıcaz sadece.silip temizlicez korkma.bi de film çekilsin hastanede.hadi gel dememle enes bir fırladı.zor yakaladık.
-istemem ben siz babamı tanımıyonuz çok sinirlidir duyarsa döver beni çok kızar gelmicem ben diye öyle tepiniyor ki,çevremize başkaları da toplandı.
neredeyse zorla yürütmeye başladık ambulansa doğru,bu seferde,bisikletim ne olacak,bisikletim diye feryat figan...arkadaşları da alamayız dersaneye gidicez deyip çaresiz bıraktılar.hani bisiklete bi yer bulsak,enes de gelecek.ikna ettik artık.nerden çıktı şu bisiklet işi derken,bizim att arkadaşın aklına çarşıdaki dükkanların birinin sahibi akrabası geldi.bisiklet sağ salim gönderildi.
Enes hala ağlıyor:
-gitmiceeemmm!!!!!
bende film koptu.gülmekten tutamıyorum çocuğu.öyle komik ki.sanki işkence edicez eşek herife.kalabalık da giderek çoğalıyo.
Resmen ittire kaktıra bindirdik araca.bir süre vermem diye diretti ama,babasının numarasını da aldık ondan.aradık hastaneye gel diye.
Yattı sedyeye ufaklık,pansumanı yapılıyo bir yandan ben de kontrol ediyorum başka birşeyi var mı diye.olsa da söylemez bu şimdi korkudan diye her yerine baktım.dirseğin de sıyrıkları vardı.
Sakinleşti artık.sordum.
-baban çok mu dövüyor seni?
-evet
-istersen şikayet edebilirsin polise dedim.kendimden biliyordum.babam dövünce,onunda canının yanmasını çok isterdim.ya büyüyüp ben de onu dövücektim ki,dayanamazdım, o nun kadar merhametsiz değildim.ya da polisler verirdi cezasını.en iyisi şikayet etmeliydim.
hiç etmedim,edemedim...ama hep aklımdan geçti.belki enes bunu yapabilirdi.
korktu.
-yok yaramazlık yapınca dövüyo dedi.
-çok mu yaramazsın?
-bilmem
Araç acilin önünde durup,el freninin sesi gelince bizim ufaklık,üstündeki emniyet kemerlerini açmaya çalıştı.birini açtı da hemencecik.
-dur bakalım sedyeyle alıcaz seni.koy başını.
att arkadaş çözülen kemeri yeniden taktı.
Acile girer girmez henüz susmuş gözleri gene ağlamaya başladı.
-istemiyom beeeennn yok bişeyim.iğne yapmayın banaaaa...
Doktor hanıma anlattım enes i.pansuman odasına geçtiler.bizimki hala ağlıyor.yanına yaşlı sayılabilecek sakallı bir amca geldi.babasıymış.dayanamadım.
-enes siz kızacaksınız diye gelmek istemedi.bu seferlik kızmayın olur mu?kaza olmuş.
çok yaramaz dedi sadece.
kızmam demedi.
Hep derler çocuklar babadan korksun iyidir,sonradan laf geçirilmez filan...
Çocuk kendi acısını unutup,babasından yiyeceği dayağı düşünüyor.bu kadarı da abartı değil mi?ya enseye şaplak kıça parmak durumları ya da dayak korkusu..bunun bir ortası yok mu?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder